‘’Sizi Trende Boğarız’’
”bu yeni trendler hepimizin hayatımızı çok değiştirecek” diyenler için yazılmıştır…
Yazıya karantina döneminde sıkça karşılaştığımız bir cümleyle başlayalım. ‘’Dönemin ihtiyaçlarını önemsemeden, yalnız kendi çıkarlarını gözeterek satış yapmaya kalkışan markalar zararlı çıkacaklar.’’ Kesinlikle evet. Fakat bu önerme hangi dönemde yanlıştı ki? Bu önermenin doğruluğu koronavirüse, pandemik salgına ya da karantinaya mı özgüydü? Kesinlikle hayır…
Her Gün Bir Yeni Trend
‘’Artık yeni trendler var’’ , ‘’Yeni trendler hayatımızı yönlendirecek’’ , ‘’Markanız yeni trendleri takip ediyor mu?’’ , ‘’Bugün asla dünkü gibi olmayacak’’… Bu liste uzar gider. Konu bu söylenenlerin lüzumlu ya da lüzumsuz olması değil; üzerine gereğinden fazla mesai harcanması.
Trendi yakalamak doğru gözlem ve içgörü meselesi. Günün şartlarını değerlendirmeden başka bir gelecek inşa etmek mümkün olabilir mi? Ya da şöyle soralım: Trend meselesi bugünün şartlarından bağımsız değerlendirilebilir mi?
Bir pazarlamacıya ‘’Neden 2020’de pandemik bir virüsün hayatımızı mahvedeceğini öngöremedin?’’ gibi bir soru soramazsınız ama ‘’Neden destek verdiğin firmaya temassız ödemeye geçmesi gerektiğini söylemedin?’’ diyebilirsiniz. Çünkü ortada bariz rakamlar var. Salgınla beraber 2.5 milyon kart ilk kez temassız alışveriş için kullanılmış. Bunu göz ardı edip işe bildiği gibi devam eden marka ve destek veren pazarlamacı kaybetmeye mahkumdur. Bu durumun da maalesef trendlerle değil, algının açık olmamasıyla ilgisi vardır. Her gün yeni bir trend doğar, takip ederseniz bir yerinden yakalarsınız. Korkmayın, zor bir iş değil. Yeter ki gözleriniz bugünü iyi görsün.
Kayıplar Ne Boyutta?
Girişte değindiğimiz konuya geri dönelim… Karantina döneminde yükselişe geçen ve çakılan markalar. Gerçekten var mı böyle bir şey? Arka fonda soft müzikli ya da kemanlı reklamlar çekmedi diye sırt çevrilen bir marka tanıyor musunuz?
İnsanlar Amazon’a personellerine yaklaşımından ötürü kızdı. İşi tekstil olan bir markanın ‘’Tüketiciyi makarnaya boğarız’’ sözünü göz ardı edip market ürünleri satmaya çalışmasına anlam veremedi. Bazı firmaların imkanı varken maske üretmemesine sinirlendi. Kısacası inisiyatifini saçma sapan kullanan markalardan uzaklaştı.
Bütün bunların karantina dönemiyle ilgisi var mı? Şöyle olabilir: Salgın dönemi ‘’hızlandırıcı’’ bir dönem olarak kabul ediliyor. –Davranışsal anlamda- birkaç sene içinde gerçekleşebilecek değişimler birkaç aya sığdı.
O zaman şöyle diyebilir miyiz? Kendi seçimleri doğrultusunda kaybeden markalar günün birinde elbette kaybedecekti. Süreç işi biraz daha hızlandırdı…